Connect with us

sağlık

4 yıl her yediğini kustu, 41 kiloya düştü: Hastaneye gidince şoke oldu

Published

on

Yaklaşık 4 yıl boyunca yaşadığı sağlık problemi nedeniyle 2 kez ameliyat olan, sıkıntıları geçmediği için 70 kilodan 41 kiloya kadar düşen Sabiha Demirden (44), tüm şikayetlerinin kalın bağırsağındaki darlıktan kaynaklandığını öğrenince şoke oldu.

İzmir’de yaşayan Sabiha Demirden, yaklaşık 4 yıl boyunca bulantı, mide yanması ve kusma şikayetiyle defalarca hastanelere başvurdu. Önce mide tümörü teşhisiyle ameliyata alınan, şikayetleri devam edince bu kez rahim ameliyatı yapılan Sabiha Demirden, sağlığına kavuşamayınca akciğer enfeksiyonu nedeniyle de tedavi gördü. ‘İyileştin’ denilerek taburcu edilen ancak durumu gittikçe kötüleşen Sabiha Demirden, bu kez dışkı içerikli kusmaya başladı ve 70’ten 41 kiloya kadar düştü. Son olarak Alanya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tuğrul Çakır’a başvuran Sabiha Demirden, tüm şikayetlerinin nedeninin kalın bağırsağındaki darlıktan kaynaklandığını öğrenince şoke oldu. Demirden, Prof. Dr. Çakır’ın gerçekleştirdiği 2,5 saatlik ameliyatın sonunda sağlığına kavuştu.
Prof. Dr. Tuğrul Çakır, Sabiha Demirden’in kendisine başvurduğunda irtibat dahi kuramadığını belirterek, “Aşırı derecede dışkı içerikli kusmaları vardı. Sürekli lavaboya gitme ihtiyacından dolayı yanımızdan uzaklaşması gerekiyordu” dedi. Karnı ileri derecede şiş ve çok sert durumda olan hastanın vakit kaybetmeden tahlil ve tetkiklerini incelediğini kaydeden Prof. Dr. Çakır, ince bağırsağın özellikle kalın bağırsakla birleşim noktasında ileri derecede daralma belirlendiğini ifade etti.
Bağırsaktaki daralmanın bazen kitle, bazen yoğun iltihaptan kaynaklanabildiğini aktaran Prof. Dr. Çakır, şöyle konuştu:”Hasta bana başvurmadan önce çok sıkıntılı bir süreç geçirmiş. Hem İzmir hem Antalya’da defalarca hastane başvuruları olmuş. Ben e-nabzını incelemekten yorulmuştum. Her hastamızda olduğu gibi bu hastada da geçmişini e-nabız üzerinden incelerken eski dönemde yapılan ameliyatlarını, o ameliyatlara girilmeden önce çekilen filmleri tek tek inceledik. Çünkü karna girdiğimizde sadece bu etken değil, içeride başka herhangi bir sorun var mı yok mu bunu da iyi bilmemiz gerekiyordu. Ameliyat raporunda midenin çıkış kısmında bir kitle olduğu, bu kitle dolayısıyla geçişin tamamen zorlaştığı ve kitlenin çevre damarlarla ilişkili olduğu yazıyordu. Bunun için gastrik baypas cerrahisi yapılmıştı. Ancak eski ameliyat notunda her ne kadar böyle yazsa da biz hastanın durumunu bir kitle varlığı olarak yorumlamamıştık.””ÖNCEKİ AMELİYAT BÖLGESİNDE TÜMÖR GÖRMEDİK”Ameliyat esnasında sorunlu bölgeye müdahale ettikten sonra gastrik baypas ameliyatının yapıldığı bölgeyi de kontrol ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Çakır, o bölgede herhangi bir kitle olmadığını gördüğünü söyledi. Prof. Dr. Çakır, “Muhtemelen hastanın geçirdiği ülsere bağlı o bölgelerde bir sertlik olmuş olabilir. Hastada tümör tanısı olmadığını da kesin bir şekilde netleştirmiş olduk. Ameliyatta, ince bağırsakla kalın bağırsağın birleşim noktasında geçişin tamamen durduğunu gördük. Ameliyatta kalın bağırsağın özellikle sağ taraf, dar olan kısmını çıkarmak zorunda kaldık. Kalan kalın bağırsağı devam eden ince bağırsağına birleştirdik” dedi.
Hastanın bütün klinik şikayetlerinin yaklaşık 72 saat sonra tamamen gerilediğini, beslenmesinin normale döndüğünü vurgulayan Prof. Dr. Çakır, dışkılama fonksiyonlarının da düzeldiğini söyledi. Hastayı ameliyata aldığında 41 kilo civarında olduğunu, ameliyattan 3 ay sonra 54 kiloya ulaştığını belirten Prof. Dr. Çakır, “Ameliyata girerken çok zayıf bir hasta vardı. Şimdiyse herhalde bir diyetisyen tedavisi gerekecek. Çünkü hasta yemek yemeyi durduramadığını, iştahının aşırı derecede arttığını söylüyor” diye konuştu. Hastasının sağlığına kavuştuğunu görmenin kendisini çok mutlu ettiğini söyleyen Prof. Dr. Çakır, “Şu noktaya geldiğimizde hakikaten ne kadar güzel bir iş yaptığımızı görmüş olduk” dedi.
Sabiha Demirden, şikayetlerinin 2021 yılında başladığını belirterek, “Gastrik baypas ameliyatından sonra kusmalar, bulantılar bitmedi sadece hafiflemişti. Kadın doğuma yönlendirildiğimde, onlar da ‘ameliyat’ dediler. Rahim alındı ama benim bulantı ve kusmalarım devam etti. Tekrar hastaneye başvurduğumda bu kez ‘akciğer enfeksiyonu var, şikayetler ondan oluyor’ dendi. 10 gün hastanede yatarak akciğer enfeksiyonu tedavisi gördüm. Ancak taburcu olduğumda şikayetlerim devam ediyordu. Eve çıktığımda fenalaşınca yine acil servise başvurdum. Orada 24 saat müşahede altında kaldım. Sonra bir doktor, bana Prof. Dr. Tuğrul Çakır’ın adını verdi. Yaşadığım sıkıntılar Prof. Dr. Çakır’ın gerçekleştirdiği bağırsak ameliyatıyla son buldu. Ona minnettarım. Şikayetlerim başlamadan önce 70 kiloydum, ameliyata girerken 41 kiloya düştüm. 3 ay önce ameliyat oldum ve hızla kilo almaya başladım. Şu an 54,5 kilo oldum, çok şükür” diye konuştu.
“İnsan gibi yemek yemeyi çok özlemişim” diyen Sabiha Demirden, hastalığı döneminde iki kaşık çorba bile içse hemen kustuğunu anlattı. Ailesiyle beraber aynı sofraya bile oturamadığını anlatan Demirden, “Çünkü iki lokma alıp, kalkıp gidip çıkarma gereği duyuyordum. Bunun için de hiçbir şey yiyip içmiyordum. Şu anda önüme ne konursa yiyorum. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum” dedi. Yaşadığı sıkıntılı süreçte artık dünyadan gitmek üzere olduğunu düşündüğünü söyleyen Demirden, geçirdiği ameliyatın ardından yeniden sağlığına kavuştuğunu, hayatının normale döndüğünü belirtti.”ANNEM BİR GÜN BENDEN GİDECEK DİYORDUM”Annesinin hastalığı boyunca çok zor günler yaşadıklarını anlatan Yağmur Demirden (23) ise o dönemde hep ‘Annem ölecek mi?’ diye düşündüğünü söyledi. “Korkularım vardı. Annem bir gün benden gidecek diyordum” diyen Yağmur Demirden, 2021 yılından bu yana hep annesinin yanında olduğunu, bu dönemde üniversite sınavlarını da ertelediğini aktardı. Prof. Dr. Çakır’a annesini sağlığına kavuşturduğu için teşekkür eden Demirden, “Hocamızdan Allah razı olsun. Onun sayesinde anneme kavuştum diyebiliriz. Çok teşekkür ederim” diye konuştu.
Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

sağlık

Yaz sıcağında en riskli ürünler: Zehirlenmeye davetiye çıkarıyorlar

Published

on

Yaz aylarında dikkat edilmediği takdirde pek çok ürün gıda zehirlenmesine davetiye çıkartabiliyor. İşte madde madde hassas olan ürünler ve önerilen tüketim koşulları.

Tavuk, yumurta, sosis, sucuk, salam gibi şarküteri ve süt ürünleri, dondurma, yaş pasta, marul gibi yeşillikler ve kumpir başta olmak üzere mayonezin girdiği her ürün. Her birinin ayrı bir lezzeti var ancak dikkat edilmezse bakteri yuvasına dönüşebiliyorlar. Özellikle yaz ayarında çok dikkat edilmeliç. Ürünler dışarıda sıcakta tutulmamalı, mümkün olduğunca hızlı tüketilmeli. Hijyene özen gösterilmeli. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ebubekir Senataş, “Yaz aylarında bol miktarda tüketilen yeşil yapraklı sebzeler gıda zehirlenmesine yol açan maddelerin başında gelir. Günlük ortam sıcaklığı 30-35’in üzerine geçiyorsa bu gıdaları 1 saatten fazla tutmamız lazım. Eti hazırlarken önceden ellerin 2 dakika su ve sabunla elle yıkanması gerekiyor. Et ve salata içni ayrı mutfak eşyaları mümkünse ayrı bıçak ve servis malzemeleri kullanılması gerekiyor.” uyarılarında bulundu.  Pişirme koşulları da ayrı bir önem taşıyor. Senataş, “Çiğ et tüketeceksek tüketmeden önce 72 derecede mutlaka ısıtmak lazım. Pikniğe gidecek veya dışarıda tüketilecek yumurtanın 70 derecede tavuk etinin de 72 dereceye kadar ısıtılması lazım. Özellikle mayonezli salatalar veya katıldığı gıdalar servis edilene kadar buzdolabında tutulmalı” dedi. 

DONDURMA UYARISI Ve dondurma başta olmak üzere standlarda görmeye alışık olduğumuz lezzetler. Senataş, “Alanda satılırken servis yapan kişinin mutlaka eldiven olması lazım. Servis ettiği elinin dondurmaya külah veya kaba temas etmemesi lazım. Bu çok önemli taze ürün satışı ama bazen gece saatlerinde dolapların ısısı iyi ayarlanamazsa veya optimal olmazsa dondurmanın içidne olmasa bile çevresinde bakteri üreme riski yüksek.” dedi.  Mide bulantısı, ishal, halsizlik gibi şikayetler artarak devam ediyorsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı.

Continue Reading

sağlık

Covid vakaları fırladı: “Süper bulaşıcı Frankenstein varyantı”

Published

on

Yeni Covid varyantının, bağışıklık sisteminden kaçabilen mutasyonlar nedeniyle rakiplerinden daha bulaşıcı olduğu düşünülüyor.

İngiltere’de “Stratus” adı verilen yeni bir Covid varyantı baskın hale geldi; uzmanlar, bunun yeni bir enfeksiyon dalgasını tetikleyebileceği konusunda uyarıyor. Stratus’un önceki Covid varyantlarına kıyasla bağışıklık sisteminden daha kolay kaçabilmesini sağlayan mutasyonlar nedeniyle daha bulaşıcı olduğu düşünülüyor.

AVRUPA’DA BASKIN VARYANT İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı (UKHSA) tarafından yayımlanan verilere göre, Stratus artık İngiltere’deki baskın Covid varyantı haline geldi. Mayıs ayında tüm Covid vakalarının yaklaşık yüzde 10’unu oluştururken, bu oran Haziran ortasında yüzde 40’a yükseldi.

FRANKENSTEIN DA DENİYOR Stratus, halihazırda oldukça bulaşıcı olan Omicron varyantının bir alt türü ve aynı zamanda “Frankenstein” ya da “rekombinant” olarak adlandırılan bir varyanttır. Bu terim, bir kişinin aynı anda iki farklı Covid varyantıyla enfekte olması ve bu virüslerin birleşerek yeni bir hibrit varyant oluşturması anlamına geliyor.

“İZLEMEYE ALINAN VARYANT” Stratus vakalarının yükselişi, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) varyanta “izlemeye alınan varyant” statüsü vermesinden sadece bir hafta sonra geldi. Bu statü, sağlık otoritelerine varyantın farklı ülkelerdeki yayılımını takip etme çağrısı yapıldığını ve bunun halk sağlığı açısından potansiyel etkiler taşıdığını gösteriyor.

KÜRESEL COVID VAKALARI İÇİNDE YÜKSELİŞTE DSÖ, Stratus’un genel riskini “düşük” olarak değerlendirirken, mevcut verilerin bu varyantın diğerlerine kıyasla önemli ölçüde büyüme avantajına sahip olduğunu ortaya koydu. Stratus, şu anda küresel Covid vakalarının yüzde 22’sini oluşturuyor. Bu arada, yeni enfeksiyon dalgası yaratabileceği düşünülen Nimbus adlı bir diğer yeni Covid varyantı da son haftalarda hızla yükselişe geçti. Nimbus’un vaka oranı Nisan ayında sadece yüzde 2 iken, Haziran’da bu oran yüzde 17’ye yükseldi.

Continue Reading

sağlık

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile grip nasıl ayırt edilir? Uzmanı açıkladı

Published

on

Bir yanda kenelerin neden olduğu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı, bir yanda mevsimsel grip ve alerji vakaları. Benzer semptomlar hastalarda paniğe neden olabiliyor. Peki bu hastalıklar birbirinden nasıl ayırt edilir? Kimlerin hastaneye başvurması gerekiyor? Uzmanına sorduk. Haber: Öykü Tüccar

Grip, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ve alerji vakaları son dönemde artıyor. Alerji yüksek ateşe neden olmadığı için ayırmak kolay ancak diğer iki hastalık viral enfeksiyona neden oldukları için semptomları da benzer. Konuya ilişkin NTV’ye konuşan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Sıla Akhan, “Çok virüsün ortak bir başlangıcı vardır. Ateş ve halsizlik diyebileceğimiz kas ağrıları diyebileceğimiz bir semptomlar vardır. Kırım Kongo bir viral enfeksiyon. Sars covid influenze da RSV vinovirüs gibi dolaşan mevsimsel dolaşan virüsler de var.” dedi. HANGİ HASTALIĞA YAKALANDIKLARINI NASIL ANLARLAR? Akhan, “Gripte mutlaka öksürük hapşırık olur. Kırım Kongo ise daha çok kan elemanları düşürerek kanamaya meyilli.” diye konuştu. “ENFEKSİYON SÖZ KONUSUDUR” “Kendilerini mutlaka bir kene var mı diye bir kere kontrol etsinler.” diyen Akhan, şunları söyledi: “Ateş varsa bir kişide ateşin mutlaka tetkik edilmesi lazım.

Bir doktora gidilmesi lazım. Kendi kendine çok aslında geçmesini beklememesindefayda var.

Bir ateş varsa orada bir enfeksiyon söz konusudur.”

Continue Reading

Trending

Copyright © 2025 AJABA